Tüketici Hukuku Nedir
Günümüzde alış veriş, ihtiyaç piyasası gittikçe genişlemektedir. Ürün satışları, pazarlamaları için özel elemanlar çalıştırılmakta ve ürünler cazip gösterilmektedir. Birçok kişi bu hizmetlerden faydalanır fakat bazen de bu ürünler elinize istediğiniz gibi ulaşmaz ya da farklı bir durum içerisinde alınan hizmet size vaat edilen gibi olmaz. İşte tam olarak bu noktada devreye Tüketici Hukuku girmektedir.
Tüketici Hukukundan faydalanabilmek için ilk önce Tüketici Hukuku Nedir bunu bilmelisiniz. Satın aldığınız ürün ya da hizmet vaat edilen gibi olmaz ise Tüketici Hukukuna başvurarak çeşitli yöntemlerle hakkınızı savunabilirsiniz.
Tüketici Hukuku Kanunu
Tüketici Hukuku kapsamında tüketicinin korunması anlayışı ilk olarak 1982 tarihli Anayasanın 172. Maddesinde “Devlet tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder” ifadesi ile kendine yer bulmuştur. Sonrasında 23.02.1995 tarihli 4077 sayılı Tüketici Hukuku Kanunu çıkartılmıştır. Son olarak 07.11.2013 tarihli 6502 sayılı Tüketici Hukuku Kanunu önceki kanunun yerini almıştır.
Tüketici Hukuku Kanunu ile amaçlanan zayıf durumda bulunan tüketicinin korunmasını sağlamaktır.
Tüketici Mahkemelerinin Görev Alanına Giren Konular
Tüketici Mahkemelerinin Görev Alanına Giren Konular kendi içerisinde bölümlere ayrılmaktadır. İlk öncelikle ikiye ayrılır; Genel kural ve tartışmalı hallerdir. Bunları inceleyecek olursak:
1-Genel Kural: Tüketici mahkemelerinin görevleri arasında olan konular TKHK m. 23/f. I, c. 1 ile belirtilmiştir. Buna göre, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır.
2-Tartışmalı Haller: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde tüketici mahkemelerinin görev alanına ilişkin temel kıstasları ortaya koyduktan sonra, tüketici mahkemesinin görev alanına girip giremeyeceği tartışmalı olan bazı uyuşmazlıkları ele almakta fayda görmekteyiz. Bu çerçevede inceleyeceğimiz uyuşmazlıkları sizlerle paylaşacağız.
2a-Mutlak ticari davalara ilişkin uyuşmazlıklar: Bir uyuşmazlık ticari dava mahiyetinde ise, tüketici mahkemesinin görev alanına girmeyecektir. Ticari dava, TTK m.4’te düzenlenmiştir. Buna göre, “…..her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları…. İle öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır”. Uyuşmazlığın taraflarından birinin tüketici olduğu göz önüne alındığında, davanın her iki taraf için ticari sayılamayacağı ortadadır.
2b-Taşınmazlara ilişkin uyuşmazlıklar: 4822 sayılı kanun ile yapılan değişiklik üzerine, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına giren mallar ise “alış verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü vb. gayri maddi mallar” (TKHK m.3) şeklinde sayılmaktadır.
2c-Sözleşmenin geçerliliğine ilişkin uyuşmazlıklar: Genel itibari ile geçersizlik sebepleri, şekil ve ehliyet, sözleşmenin konusunun emredici hukuk kurallarına, genel ahlaka veya kişilik haklarına aykırı ya da imkânsız olmaması, sözleşmeyi oluşturan irade beyanlarında sakatlık bulunmaması, irade beyanlarının muvazaalı olmaması ve iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde gabin bulunmamasıdır.
2d-Sözleşmenin ifasına ilişkin uyuşmazlıklar: Sözleşmenin sona erdirilmediği hal için ifaya ilişkin uyuşmazlıklar da iki farklı safhada değerlendirilecektir.
0